30 Ocak 2010 Cumartesi

KIRILGAN KALPLERDE SİNDİRİM SİSTEMİ


Kırıkken daha mı kırılgan oluyor yürekler yoksa insanlar kırık bir kalbe daha mı sert davranıyor? Hangi iklimde olursam olayım kalbimin sızısını değiştiremiyorum. Yani ne soğuktan anlıyor kalbim ne de yanmaktan cayır cayır. Kalbim yalnız darbelerle yiyor darbeleri. Düşüncelerimle durduramadığım şu düşüncesiz insanlar hangi yöne dönersem döneyim, nasıl korunursam korunayım bir yolunu bulup kalbime darbeyi indiriyor. Kalbin savunmasızlığını anlamak daha bir çekici kılıyor demekki saldırıyı. Sömürüyü daha bir zevkli hale getiriyor. Sağlam bir zihne bağlı birini sömürmektense, düşünsel akıcılığını yitirmiş bir yüreği sömürmek daha bir kolay oluyor. Sinmişlik kalıtımsal bir hastalık haline geliyor sonra… bünyesine yerleşiyor insanın ve kaçınılmaz bir bedbahtlık bırakıyor insanın üzerine. Dışardan gelen her müdahaleye karşı, sadece karşı konulmaz bir teslimiyetle öylece bekliyor. Kaçınılmaz bir yaşantı oluyor artık bu teslimiyet. Sinmişliğin verdiği görevsellik duygusu kurbanın tüm bünyesine yerleşerek artık kendisine yapılanların normal ve olağan davranışlar olduğunu ve tüm yapılanlar karşısında ne olursa olsun kendisinin bunlara hoşgörü ile karşılık vermesi gerekliliğini kabul ettiriyor. Tepkisizliğin ve kabullenmenin benimsenmesiyle birlikte de kırılgan kalplerde sindirim daha bir kolay oluyor.

06/10/2009 SAAT 13:59