10 Mart 2009 Salı

RUTUBET


Hala umursuyor muyum geçmişimi ? hala aklımın sızdırdığı düşüncelerde neyin tortusu var…
Göz kapaklarım eriyor yavaş yavaş yanaklarımdan aşağı doğru. Bu çizgiler çizilmeli , daha da çizilmeli alnıma… ruhum geçmişin pisliğini süpürmeden çöreklenmiş bedenimin içine. Öylece , hiçbir şeye dokunmadan kurum tutuyor hala… karanlıktan ışık süzüyorum aydınlanmak için ne zamandır , beynimde anca bir kıvılcım çakabiliyor. Ellerim bitkin artık . yerlerde sürünüp parçalanan tırnaklarımla , insanları paçalarından dahi tutamıyorum artık. Sanki parmaklarımı saatlerce asfaltlarda sürümüşüm. Kime dokunsam bedenim irkiliyor acıdan. O yüzden kimse dokunmasın istiyorum artık bana. Gözlerim karanlığı öyle çok sevdi ki , aydınlık rahatsız ediyor artık. Artık tünelin sonundaki o ışık çekici gelmiyor bana. Ben karanlık , izbe ve rutubetli dünyamda rahatım. Alışmış bir bedbahtlık var bedenimde. Üzerime öyle bir sinmiş ki , kendisi istese bırakmam. Dört kolla sarılıyorum bedbahtlığıma. Ses, ışık, insan olmasın ne olur. Kimse bulamasın bir müddet.

Kalbim şu bedenimin karanlık duvarlarına yaslanıp rutubetlensin istiyorum.