26 Ocak 2009 Pazartesi

KALBİM AKLIMIN DÜŞMANIDIR...


Kafam yastıkla hep kavgalı. Akışkan bir hayat isterken ben, hep pıhtılaşıyor hayatım. Rüyalarım bile kandıramıyor beynimi artık. Biliyorum zorlamaya gerek yok, yenileceğiz. Ruhumun talan edilmiş yerlerini yeniden yeşillendirmek istiyorum ama insanlar ısrarla yangın çıkarıyorlar. Yüreğimde yetiştirdiğim her hasat kuruyup kalıyor avuçlarımda. Ne kurtarsam kardır desem nafile. Yağmadan geriye ne kalıyorsa o kalıyor kar olarak geriye. Kendi varlığının hapsini görmek ne kötü. Kendi acizliğini anlamak. Derin bir kuyuya düşüp kollarımı bacaklarımı kırmışım gibi sanki. karanlık, soğuk, çaresizim ve sadece yukarıya bakıp dua edebiliyorum. Ne kadar tanıdık geliyor. Gökyüzüne bakmak öylece… hangi tılsımlı kelime değiştirebilir hayatımı merak ediyorum. Hangi yanılgı kalbimde yer açar ? kaç tane güneş merhem olur kabuk bağlayıp bağlayıp açılan yaralarıma. Tınmaz bir ağ örüyor hayat önümden. Ben etrafından döndükçe ayaklarıma doluyor sinsice. Sıçradıkça yüzüme saçlarıma dolanıyor. Sanki temsili bir savaş canlandırılıyor, ben de içindeyim. Herkes biliyor bir ben bilmiyorum. Sığındığım herkes düşman çıkıyor. Kendi cephemde sırtımdan vuruluyorum. Bu aralar kalbimle aklımı yakınlaştırmamalıyım. Aklım şimdilik boşta çalışıyor, rolantiye alınmış araba gibi. Hiçbir görev vermiyorum. “sakın!” bir durgunluk emrediyorum ona. Sessizliğin çığlıklarını dinletmeliyim bu aralar. Hiçliği anlatmalıyım, yalanı belki , kabullenmese de. Kalbim onun için ne büyük bir yalancı öğretmeliyim… Ve ne büyük bir salak olduğunu da , her şeye inanan ; ama benliğim peşinden gitmiyor aklımın ki aklım kalbimin dibinden ayrılsın.

Hiç yorum yok: